17 Ağustos 2016 Çarşamba

KLED HİKAYESİ

KLEDİN HİKAYESİ

Kled'e dair en eski hikâyeler, imparatorluğun emekleme dönemine ve Drugne Muharebesi'ne dayanır. Çorak toprakların tozlu tepelerinde Birinci Lejyon, bir grup barbardan kaçmaktaydı. Önceki iki savaşta hezimete uğrayan askerlerin morali düşüktü ve ordu, ikmal kolunu tarumar edilmiş bir biçimde terk etmek zorunda kalmıştı. En yakın karargâh da bir haftalık yürüyüş mesafesindeydi.
Lejyon'un başında, pırıl pırıl altın zırhlarıyla bir grup varlıklı asilzade vardı. Emirleri altında bulunan askerlerden çok, kendi sınıflarının entrikalarını ve dış görünüşlerini önemsiyorlardı. Daha kötüsü, suikast ve dövüş turnuvalarında başarılı olan bu komutanlar gerçek savaş alanında beceriksiz kalmışlardı. Düşman birlikleri ordunun geri kalanını kuşatınca, asilzadeler Lejyon'a bir müdafaa çemberi oluşturmasını emretti. Kendilerini kurtarmak için fidye anlaşması yapmayı umuyorlardı.
Sonra bir anda, şafağın sökmesiyle savaş meydanına bakan tepede Kled'in gizemli silueti belirdi. Skaarl adında ölümsüz bir ejderbeygirin tepesindeydi. Sadece iki ayağı üzerinde duran bineğin ön ayakları, parmaklarını kazayla çorbaya daldırmış bir uşağın elleri gibi mahcup bir şekilde kafasının iki yanında sallanıyordu.
Yalnız süvari beygirinin eyerinde ayaklandı. Silahı paslanmış, zırhı yıpranmış ve kıyafetleri yırtık pırtıktı. Ancak tek sağlam gözü amansız bir hiddetle adeta yanıyordu.
''Arazimden çıkmak için size bir şans verecem!'' diye seslendi Kled barbar ordusuna; ancak cevap vermelerini beklemedi. Beygirini dürttü ve hiddetle hücum haykırışına başladı.
Bu yordle'ın deli cüreti, zaten asilzadelere karşı bilenmiş, açlık ve çaresizlik içindeki Lejyon'un hiddeti üzerinde barut etkisi yaratmıştı. Düşman mevziini delip geçen Kled ve Skaarl'ın peşi sıra askerler hücuma geçti.
Ardından Lejyon'un görüp geçirdiği en kanlı çatışma başladı. Birden gelişen taarruzun başarısı çok uzun sürmeyecek gibiydi. Barbarların destek kuvvetleri Lejyon'un yan cephelerine dalmaya başlamıştı. Dört bir yandan saldıran düşman kuvvetleriyle savaşın kaderi Noxus'luların aleyhine dönünce Skaarl paniğe kapılıp Kled'i sırtından attı ve savaş alanını terk etti. Ödlek kertenkele gibi Noxus'lu askerler de tereddüt etti. Ancak hepsinin ortasında, Kled savaşmayı sürdürüyordu; düşmanları biçiyor, tekmeleriyle dişlerini döküyor ve yüzlerini ısırıyordu.
Düşmanların bedenleri Kled'in etrafında yığılıyor ve yordle'ın kıyafetleri kana bulanıyordu. Uzun baltasını her savuruşuyla düşmanı devirmesine rağmen akın akın gelen barbarların karşısında geri adım atması gerekti. Meydan okumalarına ve ağır hakaretlerine daha büyük bir hiddetle devam ediyordu. Bu yordle'ın ölmeden dönmeye niyeti olmadığı belliydi.
Amma velakin cesaret ve korku, veba kadar bulaşıcıydı ve Kled'in kararlılığını gören lejyonerler saldırıya devam etti. Skaarl bile kaçmayı bırakıp geri dönmüş, Lejyon'un son savaşını izlemeye başlamıştı.
Noxus'un safları delinmeye başladığında, Kled tam düşman akını altında ezilecekti ki ejderbeygir geri geldi ve barbarlara arkadan toslayıverdi. Hırlaya pençeleye arbedenin arasına atlayan beygir, sahibini kurtardı. Bineğine kavuşan Kled kendinde tekrar güç bulup bir ölüm kasırgasına dönüştü ve bu kez barbar birlikleri paramparça olup kaçtı.
Yalnızca birkaç Noxus askeri ayakta kaldıysa da savaş kazanılmıştı. Drugne kabileleri bozguna uğratılmış ve toprakları imparatorluğa eklenmişti. Asilzadelerin ne bedenleri ne de altın zırhları bulunabilmişti.
Zaman içinde, imparatorluğun diğer orduları Kled hakkında benzer hikâyeler anlatmaya başladı; bu hikâyeler, deli cesareti karşısında zaferin kesin olmadığının kanıtıydı. Söylenene göre Kled, orduların olduğu bölgelere gider, kendisini ve Skaarl'ı toprakların sahibi ilan eder ve ganimet toplardı.
Noxus'lular bu hikâyelerin doğruluğu hakkında pek kuşkulu. Ancak orduların geçtiği topraklarda ''Kled'in Mülküdür'' yazan tabelaları görmek mümkün.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder